Kuzey-kuzeybatısında Kazakistan doğu-güneydoğusunda Kırgızistan ve Tacikistan güneybatısında Türkmenistan güneyinde ise Afganistan yer alır.
Bugün Özbekistan’ın bulunduğu toprakların büyük bir kısmı 19. asırda Hive, Buhara ve Hokand hanlıklarının idaresi altında bulunuyordu.
Tarihi
Özbek halkının târihinin ilk dönemlerine âit bilgi yoktur. Özbeklere bu ad, ilk olarak 1313-1340 yılları arasında hüküm süren Altınordu Hükümdarı Gıyâseddîn Muhammed Özbek tarafından verildi. Tîmûr Hanın ölümü üzerine zayıflayan Timur İmparatorluğu topraklarının Aral Gölü ve Seyhun Irmağının kuzeyindeki bölgede dağınık olarak yaşıyan Özbekler, Ebü’l-Hayr’ın idaresinde toplanarak, 1428’de onu kendilerine han îlân ettiler. Kısa zamanda kuvetlenerek çevredeki diğer boyları da hâkimiyetleri altına aldılar.CeyhunIrmağı kıyısındaki Sığnak, Arkuk, Suzak, Özkent gibi şehirleri ele geçirdiler ve bunlardan Sığnak’ı başşehir yaptılar. Türkistan taraflarına düzenlenen seferlerde Kalmuklara mağlup olunca, bu durumdan istifâde eden Kanay veCanibek adlı başbuğlar bâzı Özbekleri de yanlarına alarak Çağatay Hanına sığındılar. Bölgeden ayrılan bu Özbeklere Kazak veya Kırgız kazakları adı verildi.
Ebü’l-Hayr’ın vefâtından sonra Özbekler, Çağatay-Moğol hükümdarı Yunus Hana yenilerek dağıldılar. Ebü’l-Hayr’ın oğlu Şah Budak, Yunus Han tarafından öldürüldü. Dağılan Özbekler Şah Budak’ın oğlu Muhammed Şeybek’in (Şeybânî) etrafında toplandılar. Bu târihten îtibâren Şeybânîler adıyla da anılan Özbekler 1500 yılındaTîmûroğulları Devletindeki iç karışıklıktan istifâde ederek Buhara’yı zabtedip, Tîmûr Hânedanına son verdiler. Harezm ve Hive’yi ele geçiren Özbekler, Çağatay Hükümdârı Bâbür’ü mağlup ettiler. Belh, Herat ve Taşkent’i zapteden Özbekler, Orta Asya’nın en güçlü devleti hâline geldiler.
Buhranlı Zamanlar
Özbekler bir ara Safevîlere karşı yenildiler ve bâzı bölgeler ellerinden çıktı ise de 1512’de buraları geri aldılar. Özbek hâkimiyeti 16. yüzyıl boyunca Mâverâünnehr’de devam etti. 1598’de İkinci Abdullah Hanın vefat etmesinden altı ay sonra oğlu Abdülmü’min de kendisine bağlı taraftarlarca öldürülünce, Özbekler ülkesinin hâkimiyeti,Şeybânîlere akrabâ olan Canoğullarına (Astırhan Hanları) geçti.
Özbekler on altıncı asır boyunca İran’dakiŞiî-Safevîlerle devamlı olarak savaştılar. Ehl-i sünnet olan Osmanlılar ve Hindistan’daki Bâbürlülerle iyi münâsebetler kurmaya çalıştılar. 17 ve 18. yüzyılın ortalarına kadar Astırhanlar Hanlığının hâkimiyeti altında kaldılar. 1740’ta Nâdir Şah tarafından Astırhanlar Hanlığı yıkıldı.
Nâdir Şahın vefâtından sonra, hâkimiyet Canoğullarının yerine Mangıthanlar Sülâlesine geçti. Bu sülâle hâkimiyetlerini 1860’a kadar devam ettirdi. 1860’tan îtibâren Türkistan içlerine doğru ilerleyen Rusların himâyesinde yarı bağımsız olarak devâm eden Buhârâ Hanlığının hâkimiyetinde kalan Özbekler, Rusların çeşitli baskıları altında yaşadılar.
Bugün Özbekistan’ın bulunduğu toprakların büyük bir kısmı 19. asırda Hive, Buhara ve Hokand hanlıklarının idâresi altında bulunuyordu. 1917 Sovyet Devrimi ardından, bölgede Özbeklerin ve diğer Müslümanların hemen hiç söz sâhibi olmadığı bir geçici hükümet kuruldu. Aralık 1917’de Hokand’da bir millî kongre toplayan Müslümanların Mustafa Çokayev başkanlığında kurdukları hükûmet 1918’de gönderilen Rus askerleri tarafından devrildi. Darbeden sonra yeni yönetime karşı Basmacı ayaklanması olarak bilinen bir direniş hareketi başladı. Harezm ve Buhara Sovyet Halk Cumhûriyetlerinin kurulması Basmacı Ayaklanmasının yayılmasına sebep oldu. Türkistan Komisyonunun 1922’de başlattığı reformlar neticesinde ayaklanma etkisini kaybetti.
1924’te Orta Asya ve Kazakistan’da sınırları etnik temellerde tekrar belirleyen düzenleme ile Harezm, Buhara ve Türkistan cumhûriyetleri dağıtılarak bölge toprakları Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Kazakistan arasında paylaştırıldı.
Sovyetler Birliğinde 1989’da başlayan yenileşme hareketleri neticesinde, Özbekistan 1991 Ağustosunda bağımsızlığını îlân etti. Daha sonra kurulan Bağımsız Devletler Topluluğuna bağlandı.
Fizikî Yapı
Düz ve kurak batı kesimi Özbekistan topraklarının büyük kısmını meydana getirir. Kuzeybatıda yer alan alüvyonlu Turan Ovası, güneyde Kızılkum Çölü ile birleşir. Batıda yer alan Üstyurt Yaylası hafif dalgalı düz bir yüzeye sâhiptir. Bölgenin en büyük özelliği alçak sıradağlar ve tuzlu bataklıklar, düdenler ve mağaralarla kaplı kapalı havzalardır. Ceyhun Deltası alüvyonlu topraklarla kaplıdır. Kızılkum Çölünün büyük bölümü ülke toprakları içinde kalır. Özbekistan’ın doğusu ise dağlıktır. Tanrı Dağlarının batı kesimlerini meydana getiren dağ silsileleri bölgeyi engebelendirir. Bunlar Ugam, Pskem, Çatkal ve Kuramin sıra dağlarıdır. Orta Asya’nın en büyük vadisi olan Fergana bu bölgededir.
En önemli gölü Aral Gölü’dür. Amuderya (Ceyhun) ve Siriderya (Seyhun) nehirleri dışında irili ufaklı 600 akarsu vardır.
İklimi
Özbekistan’da çok kurak kara iklimi hüküm sürer. Senelik ortalama yağış miktarı 200 mm’dir. Yazlar uzun, kışlar ise kısadır. Yazın sıcaklık sık olarak 40°C’nin üzerine çıkar. Kışın ara sıra don görülür.
Doğal Kaynaklar
Madenler: Özbekistan yeraltı zenginlikleri yönünden önemli bir ülkedir. Gazlı, Carkak, Mubarak’ta doğalgaz, Fergana Vâdisi ve Aşağı Surhan-Derya’da petrol, Angran’da kömür, Almalık ve Kaytaş’ta bakır, çinko, kurşun, molibden ve Muruntau’da bol miktarda altın yatakları vardır. Nuratav’dan çıkarılan Gazgan mermeri güzelliği ve dayınıklılığı ile meşhurdur.
Bitki Örtüsü ve Hayvanlar: Ülke topraklarının % 12 gibi çok az kısmı ormanlarla kaplıdır. Batı kesimindeki düzlükler, havzalar ve dağ eteklerinde otsu bitkiler, tepelerde ise odunsu ve çalımsı bitkiler vardır.
Özbekistan’da genelde çölde yaşayan yabânî hayvanlar çoğunluktadır. Dağlarda kurt, ayı, tilki, ceylan, antilop, çok sayıda kuş yaşar.
Nüfus ve Sosyal Hayat
27.6 milyona varan Özbekistan nüfûsunu 60 kadar farklı etnik grup meydana getirir. Nüfûsun % 71,4’ünü Özbekler, % 10.8’ini Ruslar, % 4’ünü Kazaklar, % 3,9’unu Tacikler, % 9.9’unu diğer etnik gruplar meydana getirir. Şehirleşme hızlı olmasına rağmen, Özbeklerin dörtte üçü kırsal kesimde oturur. Orta Asya’nın en büyük yerleşim merkezi olan Taşkent’te en çok yaşayan etnik grup Ruslardır. Özbekistan’ın en önemli şehirleri Semerkand, Buhara, Hive ve Hokand’dır.
Özbekistan’da eğitim ve kültür Rusya’nın etkisi olmasına rağmen büyük gelişme göstermiştir. Taşkent Üniversitesi 1920’de kurulmuştur. Günümüzde üniversite sayısı 46’ya ulaşmıştır. Orta öğretimin mecburi olduğu Özbekistan’da okuma-yazma oranı % 100’e yakındır. Özbekistan üniversiteleri büyük bilim merkezleridir.
Ruslar, Özbekistan’ı ele geçirdikten sonra Türklerdeki millî şuuru ve dîne olan bağlılığı ortadan kaldırmak için bütün her şeylerini seferber ettiler. Bunun için baskının dışında kullanılan en yaygın metod Ruslaştırma metoduydu. Ruslaştırma metodu ise önce Rus dilini çok yaygın hâle getirmek şeklinde yürütüldü. Fakat bunlara rağmen Müslüman Türkler inançlarını ve millî duygularını kaybetmediler.Özbekistan’ın bağımsızlığını îlân etmesinden sonra dînî yasaklar kaldırıldı ve birçok câmi, mescit ve medrese açıldı ve dînî faaliyetler belirgin bir şekilde arttı.
Özbekistan’ın Semekand ve Buhara şehirleri târih boyunca ilim ve kültür merkezi olmuştur. Bunun tesirleri günümüzde hâlâ devam etmektedir. Bu şehirlerde; Birûnî, Uluğ Bey, Kâdızâde-i Rûmî, Ali Şir Nevâî, Gıyâseddîn Cemşid Kâşî eş-Şirâzî, Ubeydullah-ı Ahrâr, Necmeddîn-i Kübrâ gibi âlim ve ilim adamları yetişmiştir.
Ekonomi
Özbekistan ekonomisi sanâyi ve tarıma dayalıdır. Dünyânın üçüncü pamuk üreticisidir. İpekböcekçiliği yaygın olarak yapılır. Üzümleri meşhurdur. İklimi ve bitki örtüsü sığır ve koyun besiciliğine elverişlidir. Bölgede en çok Karakul koyunları beslenir.
Özbekistan Orta Asya’nın en önemli makina ve ağır donanım üreticisidir. Çıkarılan doğal gaz boru hattı ile komşu cumhûriyetlerine de gönderilir. En önemli hafif sanâyi ürünleri pamuklu ve ipekli kumaştır. Aral Gölü kıyısında bulunan Muynak’ta havyar, kurutulmuş, tütsülenmiş ve tuzlanmış balık üretilir.
Özbekistan yeraltı kaynakları bakımından çok zengindir. Navoi eyâletinde bulunan zengin tabiî gaz, altın ve uranyım yatakları, bölgenin hızla gelişmesine sebep olmuştur. Bölgede çimento fabrikası, büyük kimyâ sanâyii ve elektrik santrali kurulmuştur. Zarafşan’daki Muruntau’da bulunan altın mâdeninden senede 80 tona yakın altın çıkarılmakta olup, bu miktar dünyâdaki en büyük altın ocaklarının üretiminden fazladır. Çıkarılan mâdenler eyâlet merkezi Navoi’de işlenmektedir.
Bağımsızlık Sonrası
Özbekistan bağımsızlığını kazandıktan sonra, Türkiye ile sıkı diplomatik ilişkilere girmiştir. İki ülke arasında ekonomi, ticâret, kredi, turizm ve kültür anlaşmaları imzâlanmıştır.
Özbekistan Sovyetler Birliğinin dağılmasında sonra bağımsız kalmasına rağmen herhangi bir ekonomik alt yapısı ve sanayisini yönetebilecek bir yapıya sahip olmadığı için Rusya Ukrayna ve Beyaz Rusya’nın kurdukları Bağımsız Devletler Topluluğu’na (BDT) üye olmuştur. Ancak kendi ekonomilerini yaratabilmek amacıyla Bretton Woods sistemi içindeki örgütlere üye olmuştur (IMF, Dünya Bankası v.b.). Bu kuruluşların özellikle IMF’nin politikalarını benimsemesine rağmen aynı özelliklere sahip diğer Orta Asya devletlerine nazaran daha uzun zaman dilimine yaymışlardır özelleştirme politikalarını. Ayrıca özelleştirme yapılan kurumlar genellikle hizmet sektörüne ait kurumlar olmuştur. Sanayi kuruluşları ise genel olarak devletin kontrolü altında kalmıştır. Bu sayede işsizlik sorununu diğer devletlere oranla daha az yaşamışlardır. Sanayi kurumlarının özelleştirilmede geri planda kalması dış yatırımları azaltsa da şu anki durumları itibari ile diğer Orta Asya devletlerinden daha iyi bir konumda yer almaktadır (Kazakistan hariç).
Özbekistan, yıllık 80 ton altın üretimiyle dünya sıralamasında üst sıralarda yer almaktadır. Bakır rezervleri 800 milyon ton olarak varsayılmaktadır. Kömür üretimi yıllık 6 milyon tondur.
Özbekistan karasal iklime sahiptir. Bu nedenle ülkenin % 9’u tarıma elverişlidir. Özbekistan’da, pamuk önemli yer tutmaktadır ve ülke dünyanın dördüncü pamuk üreticisidir. Özbekler buğday, meyve, sebze, ipek ve pirinç yetiştirmektedirler. Ekonomik yapı ise tarım ağırlıklıdır.
Nüfusun %30’u tarım sektöründe çalışmaktadır. Tarımsal üretim kolhozlar, solhozlar, meşhozlar (devlet kuruluşları) aracılığıyla yapılmaktadır.
ÜIke ekonomisinde hayvancılık da önemli yer tutmaktadır. Sığır, koyun, keçi ve kümes hayvanları vardır. Yıllık yün üretimi 1994 verilerine göre 20.000 ton civarındadır. Ve özellikle astragan kürk koyunculuğu büyük önem kazanmıştır ve ihraç edilmektedir. Özbekistan sanayisi daha çok petro-kimya ağırlıklıdır ve yılda 1.5 milyon ton gübre üretmektedir. Ayrıca pamuk üretimine dayalı olarak kimya sanayii de gelişmiştir.
1990 yılı verilerine göre: Sanayi % 35, tarım % 34, inşaat % 14, ulaşım %5 ve diğerleri %12’dir.
Hafif sanayi ürünleri ise ipekli ve pamuklu kumaşlardır. Aral gölü kıyısında havyan üretme ve işleme tesisleri bulunmaktadır.
Ulaşım
Özbekistan’da ulaşım başlıca Taşkent, Semerkand, Buhara, Çarçay ve Fergana arasındaki 3000 km’lik demiryolu, 21.500 km’lik şose ve Amuderyâ üzerinde 1200 km’lik su yolu ile sağlanmaktadır. Birçok şehrinde havaalanı vardır.